Ülkemizin başlıca sorunları nelerdir? şeklindeki bir soruya verilecek cevap; ilgi alanı, kültür seviyesi, ekonomik düzeyi ve gelecekten beklentisi farklı olan her bir bireyin sayısı oranında farklılık gösterir şüphesiz. İlk akla gelen cevapların ekonomik, sosyolojik veyahut kültürel meseleler özelinde yoğunlaşacağı tahmin edilebilir bir durum. Bunun yanında, benim nazarımda yemek-içmek kadar, nefes almak kadar zaruri ve hayati bir sorun daha var ki o, alakamız ve farkındalık seviyemiz ne olursa olsun hepimizi ilgilendirmektedir. Çağımızın esaslı problemlerinden birisi hiç kuşku yok ki, modernitenin yıkıcı tesirine maruz kalan milli dillerin sözsel, kavramsal ve dil bilimsel varlığının bozulması durumudur. Modern dönemin bir üretisi olan ve tüm milli dillerde olduğu gibi Türkçemiz üzerinde de büyük bir tahribata neden olan ‘’plaza dili’’, giderek çarpık bir evrensel dil yaratmakta ve bu yolla dilimiz ile milli benliğimiz arasındaki köprüleri yıkmaktadır. Bunun neticesinde, dilimiz üzerindeki hakimiyetimizi kaybederek çok zengin bir dil olan Türkçe’nin düzgün ve kurallı kullanımından uzaklaşmaktayız. Bu kopuş sürecinin bariz bir örneği olarak, gerek yazılı ve görsel basında gerekse gündelik hayatta sınıf, statü, meslek ayrımı olmaksızın türlü çeşit çevrelerce tekrarlanan bir hatanın altını çizmek zorunluluğu hissediyorum. Hepimizin sayısız kez işittiği fakat mutlak suretle yanlış bir kullanım olan ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’ şekinde bir tamlama kullanılmaktalar. Üstelik bu hatalı tamlama, isminin önünde Prof.,Av., Dr. gibi kerameti kendinden menkul sıfatlar bulunan nice itibarlı kişilerce de sürekli olarak tekrarlanmaktadır. Oysa cumhuriyet: esas itibariyle ulusun, egemenlik hakkını münhasıran elinde tuttuğu ve bu hakkı, kendi tayin ettiği aracılar vasıtasıyla vekaleten kullandığı yönetim biçimidir. Bu haliyle cumhuriyet, temel organların ve asli kurumların teşekkülünde hakim olan ilkeleri vurgulayan bir devlet şeklidir. Buradan hareketle, tıpkı imparatorluk, krallık, federasyon gibi ülke ismiyle arasına ya da arkasına başkaca bir tamlayan gelmeden kullanılır. Nasıl ‘’Osmanlı İmparatorluğu Devleti’’, ‘’Danimarka Krallığı Devleti’’, ‘’Rusya Federasyonu Devleti’’, ‘’Birleşik Arap Emirlikleri Devleti’’ ifadelerini kullanmamız abesle iştigalse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ziyadesiyle yanlış bir kullanımdır. Kimi zaman devletin güç ve ihtişamına vurgu yapmak yahut cumhuriyet kavramının muhteviyatında var olduğu iddia edilen demokrasinin altını çizmek maksadıyla ihtiyari bir tercihle bu kullanıma başvurulsa da; ne devletin gücünün, ismindeki harmoniyle ilgisi vardır ne de demokrasinin varlığının koşulu cumhuriyettir. Önümüzde hayli öğretici ‘Birleşik Krallık’ ve ‘Çin Halk Cumhuriyeti’ örnekleri durmaktadır. Velhasıl, Türkiye gibi şık bir ifadeyle yetinmeyip ille de devleti vurgulamak istiyorsak basit ve doğru bir tercihle ‘Türkiye Devleti’ demek yeterli olacaktır. Aynı şekilde cumhuriyetin ‘faziletleri’yse sorunsalımız, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ tek seçenektir. Ancak ikisi bir arada olmaz! Mevzuattan referans alan seçkinler içinse Anayasa’nın 1.maddesi açık bir ifadeye sahiptir: ‘’Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.’’ Üstelik bu kullanım, yalnızca siyaset bilimi açısından değil; Türkçe dil bilgisi açısından da hatalıdır. Zira Türkiye Cumhuriyeti, belirtisiz isim tamlamasıdır ve kural olaral belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına başkaca bir kelime girmez. Girerse tamlama, sıfat tamlamasına dönüşür. Sorunun üçüncü boyutu ise mantıksaldır. Yukarıda ifade ettiğim üzere cumhuriyet halihazırda bir devlet şeklidir. Bir tür, bir kategori ismidir. Nasıl kartal kuşu yerine kartal, bülbül kuşu yerine bülbül diyorsak Türkiye Cumhuriyeti Devleti yerine de Türkiye Cumhuriyeti demek durumundayız