1- S-400 Hava Savunma Sistemi Nedir?

S-400 Hava Savunma Sistemi, Karadan Havaya Füze Sistemleri (Land to Air Missile Systems) kategorisine dahil olan ve günümüz teknolojisiyle üretilebilecek en gelişmiş hava savunma sistemlerinden birisidir. Rus yapımı bu sistem, ilk olarak 2007 yılında Moskova’nın havadan savunulmasında kullanılmak üzere Rus ordu envanterine dahil edilmiştir. 600 km uzaklıktaki hedefleri algılayıp azami 400 km uzaklıktan imha edebilme yeteneğine sahip bu sistem aynı anda 80 hedefi vurabilme imkanı sağlıyor.

2- Neden S-400 Alıyoruz?

Özellikle Körfez Savaşından sonra hızla istikrarsızlaşan güney hududumuz, ulusal çıkarlarımızı ve milli güvenliğimizi tehdit eden birtakım siyasal ve paramiliter yapıların yuvası haline gelmiş; Amerikan’ın Irak’ı işgali ile başlayıp Arap Baharı ile devam eden süreçte bölgede etkinlik sağlayan PKK/YPG/IŞİD gibi terör örgütlerinin yıkıcı faaliyetleri sınır güvenliğimizin artırılması zaruretini doğurmuştur. Gerek terör örgütlerinin gerekse düşmanca tutum içindeki bir devletin ülkemizin ‘’yumuşak karnına’’ yönelik olası bir hava saldırısında etkin ve caydırıcı bir hava savunma sistemine sahip olmamız elzemdir, hayatidir. Bu amaçla 2013 yılında, NATO-ABD Sistemi olan ve S-400’lerin alternatifi durumundaki Patriot Füze Sistemlerinin alımına ilişkin talebimizin, ABD tarafından sürencemede bırakılması ve dahası ABD’nin Patriot Sisteminin teknik ve yazılım bilgilerini paylaşmaya yanaşmaması, S-400 Sistemini tek tercih haline getirmiştir. Üstelik S-400 Sistemi, gerek satın alma bedeli gerekse periyodik bakım maliyetleri açısından Patriot Füze Sisteminden neredeyse yarı yarıya daha ekonomik bir sistemdir.

3- S-400 Alımının ABD, NATO ve diğer ülkeler nezdinde etkisi ne olacaktır?

ABD, NATO üyesi bir ülkenin, batı sistemine rakip bir güçle (antagonistic power) yakınlaşmasını kendi domine ettiği sistem için bir tehdit olarak görmektedir. S-400’lerin sahip olduğu teknoloji ve izafi üstünlüğünden ziyade taşıdığı siyasi ve diplomatik manası ABD’yi rahatsız etmektedir. Türkiye gibi önemli bir ülkenin batı sisteminden uzaklaşmaya dönük adımları ABD tarafından kaygıyla izlenmektedir. Türkiye’yi kendi sistemi ve denetimi içinde tutabilmek için ekonomik ambargo dahil her türlü adımın masada olduğunu sürekli vurgulayan Trump ve diğer yetkililer, S-400’lerin teslimine kadar seslerini daha da yükselteceğe benziyor. NATO açısından bakıldığında, İttifak içindeki en büyük ikinci askeri güç olan Türkiye’nin, İttifakın neredeyse varlık sebebini oluşturan Rusya ile askeri ilişkilerini geliştirmesi, bir güvenlik zaafiyeti sorunu olarak değerlendirilmektedir. Zira S-400 Sisteminin, F-16 ve diğer NATO menşeili hava araçlarını tehdit olarak gördüğü iddiası müttefikler nezdinde sıkça dile getiriliyor. Ayrıca Türk savunma sistemine entegre olan Rus silahlarının hem Türk hava sahasının savunulmasını zorlaştıracağı hem de NATO üyesi ülkelerin hava savunma sistemlerine ait bilgilerinin Rusya’nın eline geçeceği kaygısı da en yetkili ağızlarca ifade ediliyor. NATO üyesi büyük ülkelerden şu ana kadar ciddi bir tepki gelmedi. Halihazırda Fransa ve Almanya milli savunma sistemleri üzerinde çalışıyor, bu alanda ABD’ye olan bağlılıklarını azaltmayı amaçlıyorlar. Görünen o ki uluslararası kamuoyu tepki vermek için öncelikli olarak ABD’nin ne yapacağına odaklanmış durumda.