Okurlarımız bilir ki, bu köşede en çok tarih bilimi ve tarih gerçeği ile ilgili hususları yazarız. Çünkü, çok fazlasıyla yaşanan kutuplaşmalar , kamplaşmalar ve fikrî parçalanmışlıklar, dünyada en çok da ilmen çok geri kalmış ve çok uzun süreler boyunca da totaliter sistemle yönetilmiş toplumlarda görülür. Çünkü : Rejimin kurucusu, sahibi veya sahipleri, kendilerine uygun tarzda dizayn ettikleri sistemin (rejimin) ayakta kalması için toplumun özellikle okuyan-yazan kesiminin zihin dünyasını "BELLETİLMİŞ REFLEKSLER ve EZBERLETİLMİŞ ŞABLONLAR" ile şekillendirirler. Bu beyinler, o kadar çok yanlışlarla şekillendirilir ki, bunların zihin dünyasının her hücresi yalan ve iftira ile doldurulur. Gün gelir ; yürekli ve köşeli bir yiğit çıkarak hak, adalet ve fikir haysiyeti adına her türlü yıpranmayı, cezayı ve zulmü göze alarak "Kral çıplak" deyiverirse, zavallının adı "Deli", "Meczup", " Beyni örümcek bağlamış mürteci"..vs.. oluverir. Çekeceği sıkıntı ve maduriyetlerin haddi de hesabı da tarif edilemez. Burada aklıma Kemal TAHİR geliyor, Sebahattin ALİ geliyor Cemil Meriç geliyor, Necip Fazıl geliyor...Daha fazla da çoğaltabilirim; lâkin, bu 4 isimlerden daha fazlasına ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. İşte bunun içindir ki, tam da burada hep birlikte şu gerçeği haykırmalıyız : * Bizim okumuşlarımızın kahır çoğunluğu hâlâ, hiç olmazsa ve en azından, son 450 yıllık tarihimizi bâri doğru-düzgün bilmekten âciz olmasaydı ve âciz kalmasaydı. Elbette ki bunda bugünün kesinlikle bizim suçu yok. Esas suçlu ; yüzyıllardır göğsümüze çöreklenmiş belânın ne olduğunu anlamayan, baktığını göremeyen, muhakemesi ve idraki iflas etmiş, zihni satın alınmış, kısacası : MANKURTLAŞTIRILMIŞ okumuşlarımızın (gûyâ: aydınlarımızın) ihâneti ve bizatihi aydınlanmaya muhtaç kalmışlıklarıdır. Devletimizin, Sokullu'dan sonra bir kaç istisna hariç, aydın anlamında devlet adamı yetiştiremeyişidir. * Ne yazık ki ; benim Ülkemde, merhum Bülent Ecevit'in teslim ettiği gerçeği, ondan çok daha önceleri teslim etmekle kalmayıp Millî Eğitim Müfredatını gerçeklere göre yapması gerekenler hakikati ağızlarına bile alamamışlardır. Meselâ : Gûyâ “Cumhuriyet Aydınları", bunların taklitçileri ve bu gibi iddiaların sahipleri : * Arap İhânetinden ve Arap Emperyalizminden bahseder. Ve buna öylesine inandırılmışlardır ki, işin doğrusunu söylediğiniz zaman size de : " Arap Sevicisi" derler. Halbuki, Araplar ve İslâm, 751 yılından 1917'ye kadar Türkler sayesinde ayakta durabildi. Araplar, bizden koptuktan sonra Emperyalistlerin petrol pompalama amelesi oldular. Bize ne zaman sömürgecilik yaptılar, ben bilemiyorum. Hiç olmazsa bu gerçeğe bakıverselerdi. * Hiç olmazsa, Hicaz'dan başlayan özellikle Bedevîlerin ayaklanmasını örgütleyerek İngiliz + Siyonizm + Haçlı Hesabına Arap Dünyasını aleyhimize kışkırtan, 10 yıldır İstanbul'da ev ve göz hapsinde olduğu hâlde 27 Nisan 1909 günü bir mel'ûn Darbe ile 2.Abdülhamit'i devirenler tarafından ertesi günü salıverilen ŞERİF HÜSEYİN'in kimler tarafından, kimlerin talimatı ile ve hangi maksatla salıverildiğini bâri görebilseler ve kavrayabilselerdi... * En iri kıyım İttihatçılardan biri olan Cemal Paşa hâininin, İngiliz'den aldığı talimat gereği komutanı olduğu Şam'daki 7.Ordu Karargàhına, en güçlü ve Devletimize en sâdık Arap Aşiretlerinin kızlarının ve hanımlarının toplanarak Türk'ün inancında ve karakterinde aslâ bulunmayan hangi çirkin ve hangi iğrenç fiillerin niye yapıldığını bilebilselerdi. * Almanların finansörlüğünde yapılan demiryollarımızın, o gün itibariyle vatan parçamız, kutsal ve stratejik bir bölgemiz olan HİCAZ'a kadar gitmesinden doğal ne olabilir ? Buna rağmen, Sultan 2. Abdülhamit'in suçlarından birinin de (?) "Araplara demiryolu götürmek " olarak yapılan yaftalamayı yutmasalardı. * En az 112 yıldan beri hâlâ Emenuel Karasu, yâni Emenuel Oktay tarihinin ifadeleri ile hüküm verirken, Aziz Milletimizi 8 cephede kırmış, vatanımızı 64 parçaya ayırmış Emperyalizmin kimler ve ne olduğundan, 12 Mart 1921 günü : "...TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR" diye tarif edildiği için 4 kez ayakta alkışlanmışlığına rağmen ve 9 Eylül 1922'nin üzerinden daha 1 yıl bile geçmeden bize bunca vahşeti ve bunca zulmü revâ gören Emperyalizmi "MUASIR MEDENİYET" görerek kimlerin tarafında yer aldığımızı, daha beteri ise ; toplumu, bu canavara benzetmek uğruna KUVVA-İ MİLLİYE'nin tepesininde, gövdesinde ve tabanında yer almış CUMHURun onbinlerce evlâdının niye ve nasıl öldüğünü bilseler ve öğrenselerdi. * "Cumhuriyet" kelimesinin anlamının ne olduğundan ve buna göre bizim CUMHURIYET'in neresinde durduğumuzdan, buna rağmen bize ve bizde nasıl uygulandığından, ...vs..vs..vs.. bîhaber olarak ve ulu orta hüküm vererek tüm bu yanlışlarımız " TAŞA GİTMEMİZE " sebep olmasaydı. Kısacası ; merhum Uğur MUMCU'nun veciz ifâdesi ile : " BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLUNAMAZ.." gerçeğini beynimize kazısaydık. Ves-selâm.!..