Peygamber Efendimiz (s.a)Mekke müşriklerini defalarca tevhide yani yalnızca Allah’a kulluk etmeye çağırmasına rağmen onlar,inkârlarında ve şirk davranışlarında ısrar etmişler ve böylece başlarına türlü türlü musibetler gelmişti. Bunlardan birisi de açlıkla imtihan edilmeleri idi. Küfürlerinden dönerler diye Allah, onları açlıkla imtihan etmişti. Öyle ki açlıktan başları dönmeye başlamış ve gözleri kararmıştı. Gökyüzüne baktıklarında bir duman görmekteydiler. “Derilere ve kemiklere varıncaya kadar ne buldularsa yediler. Açlıktan öylesine zayıfladılar ki sonunda görme bozukluğuna yakalandılar, baktıklarında kendilerini kuşatmış bir duman görüyorlardı. Hz. Peygamber’e başvurarak bu azabın kaldırılması için dua etmesini, artık inandıklarını söylediler. O ise “Azap kalkınca yine eski halinize dönersiniz” buyurdu. Nitekim duası üzerine azap kaldırıldı, onlar da derhal eski

inkârcılıklarına döndüler. Allah bu dönekliğin, inkâr ve zulümde ısrar etmenin cezasını Bedir Savaşı’nda verdi.” (Kuran Yolu Tefsiri)

Yazımızın başında zikrettiğimiz ayetle Allahu Teâlâkorkutma yoluyla insanlara öğüt vermektedir. Öncelikle yaptığımız davranışlarımızdan dolayı bizleri endişeye düşürerek bu davranışlardan vazgeçmemizi, eğer vazgeçmezsek bunlardan bir kısmını bize tattıracağını açıkça bildirmektedir. Nitekim Allah, insanları zarara sokacak davranışlara karşı uyardığı halde insanların bundan vazgeçmemesi ve bunun neticesinde insanların sıkıntılarla karşılaşması bu ayetin tecelli ettiğinin açık bir delilidir.“Yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonu ne olmuş görmezler mi? Onlar kendilerinden çok daha kudretliydiler; toprağı iyice işlemişler, yeryüzünü bunların imar ettiğinden daha fazla imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri nice açık kanıtlar getirmişti. Şu halde Allah onlara asla zulmetmiş değildir, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdir.”(Rûm 30/9) ayeti bu durumun geçmişte de olduğunu bize anlatmaktadır.

Günümüzde karaların ve denizlerin kirlenmesi, açlıktan, trafik kazalarında ve savaşlarda insanların ölmesi, denizlerde mültecilerin boğulması, israfın artması, halkı Müslüman birçok ülkenin kâfirlerin işgaline uğraması vb. yerel ve küresel sorunlar tam da bu ayetin bize anlattığı şeyin yani bizlerin ellerimizle kazandıklarımızın bir neticesidir.Yaptığımızkötü şeylerin sonucunun başımıza bir felaket olarak gelmesinden önce bu kötü şeylerden vazgeçmemiz için işte ayetler bizleri böyle uyarmaktadır.“Bilsinler ki bu, gerçekten bir öğüttür, uyarıdır! Dileyen ondan öğüt alır.” (Müddessir 74/54) Öğüt almayanlar yeryüzünde bozgunculuk yapmayın denildiğinde“Bizler ıslah edicileriz.” derler yani” Allah’a karşı isyankâr bir tavır içinde olmayın” dendiği halde “Hayır! Bizler Allah’a itaat ediyoruz.” derler. Oysaki onlar bozguncuların bizzat kendileridirler ve peygamberlerin getirdikleri ilkelere bağlı bir hayat tarzından uzaktırlar. Yaptıklarının yeryüzünde bozulmalara ve bunun neticesi olarak azaba duçar olacaklarının da farkında değillerdir.