Kur’ân’ı Kerim de“İnsanların elleriyle kazandıkları yüzünden, karada ve denizde fesat çıktı (yaygınlaştı). Belki dönerler diye (Allah) onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor.”(Rûm 30/41) ayetinde çok önemli iki hususadikkat çekilmiştir. Bunlar insanların kendi elleriyle yaptığı şeylerin karada ve denize fesada neden olması ve bu fesada neden olan davranışlarından dönmeleri için Allah’ın onlara, yaptıklarının bir kısmının karşılığını tattırmasıdır.
İnsanların “kendi elleriyle kazanması” hareketlerinde hür iradelerini ortaya koyarak davranışta bulundukları gerçeğini ifade etmektedir. Bu gerçeğe pek çok ayette vurgu yapılmaktadır. Bunlardan birisi de “Bu, ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullara asla zulmedici değildir.”(Ali-İmrân 3/182) ayetidir. Bu ayet hem hür iradeye hem yaptıklarımızın bir karşılığı olduğuna hem de yaptıklarımızın karşılığında Allah’ın insanlara asla zulmetmeyeceğine açık bir delildir. İnsanların davranışları eğer iyi değilse bu davranışlar karada ve denizde yani yeryüzünde fesada neden olabilir.
“Fesat”, TDK sözlüğünde “karışıklık ve arabozuculuk” olarak tanımlansa da Kur’an’da farklı bir anlam alanına sahiptir. Müfessirlere göre bu ayetteki fesat insanın başka birisini öldürmesi, kıtlık, bereketin ve yağmurun azalması, yangınların ve boğulmaların artması, hayvanların ölmesi, denizlerde gemilerin gaspa uğraması gibi her türlü olumsuz durumlar ve bunların yaygınlaşmasıdır.
İnsanların elleriyle kazandıkları, isyankârlığın ve günahların artmasıdır ki bunlar insanlara bir takım belaların musallat olmasına neden olmaktadır. “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ 42/30) ayeti bunu ifade etmektedir. Buradan açıkça anlaşılmaktadır ki yukarıda örnekleri sayılan her kötü durum yani fesat bizlerin yapıp ettiklerinin bir neticesidir.