Müminin ibadeti, kendisini Allah’ın sevgili bir kulu olduğu ve cehennem ateşinin kendisine dokunmayacağı gibi bir boş inanç ve gurura götürmez. Bütün ibadet ve Salih amellerine rağmen, cehennem azabının korkusu içine öylesine yerleşmiştir ki, ahrette kurtuluşa ermelerinin salt kendi yaptıklarına değil; Allah’ın rahmetine bağlı olduğunu bilerek kendilerini cehennem azabından kurtarması için Rabb’lerine dua eder, niyazda bulunurlar.İşte bu sıfatları taşıyanlar, “Rahman’ın has kulları” olma şeref ve payını kazanmıştır.
Mümin kullar, harcamalarda ölçüyü dengede tutar, adil davranırlar.Ne gereğinden fazla harcayıp israfa düşer; ne de servet biriktirip yığmak için acınacak durumlara düşerler. Ancak dengeli harcamalarda bulunurlar ve tutumludurlar. Hz. Peygamberi izleyen müminlerin, kendilerini şehvetlerinin sınırsız isteklerine bırakan bu uğurda harcama yapan zenginlerle;paralarını hayırlı ve doğru yönde harcamaktan kaçınan cimrilerden ayıran önemli özellikler vardır.
Her türlü iyilik, Allah’ın birliğini kabul edip yalnız O’na kulluk ederek, O’nun hoşluğunu gözeterek, herhangi bir çıkar peşinde olmadan; bir ibadet anlayışı ve özveriyle yapıldığı takdirde Allah katında değer kazanır.
İnsan hayatına saygı, iffet ve namus duygusu arasındaki ilişki imanın ahlak üzerinde etkili olduğu, imanla ahlak arasında kesin ilişki ima edilir ki, mümin bunun farkında olan insandır.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…