Aşık Musa Aslan’a ait bir türkü.. Derleyen Muzaffer Sarısözen..
Memleketimin bir türküsü.. Merzifon’un türküsü..
Bu yazımı okumaya başlamadan önce sizden ricam, açın internetten , Emel Taşçıoğlu’ndan dinleyin..
Ve naçizane böyle okuyun bu hafta ki yazımı. Gökyüzünde bölük bölük turnalar Nerededir meskeniniz eliniz Bir name yazayım yare götürün Dost eline uğrar m'ola yolunuz Telli turnam gökyüzünün gülüdür Esip konducağın Bağdat elidir Gözüm yaşı mahramalar çürüdür Aşamazsın telli turnam dön geri Türküye konu olan bu iki kıta ama türküye yansımamış üç kıtası daha var. Yare olan sevgi ,hasret bu kadar öz ve güzel anlatılabilir.
Aşık Musa Aslan bu mısraları yazarken bir yar hasreti ile yazsa da biliyorum ki; dünyanın neresinde olursa olsun memlekete hasret duyan nice hemşehrimizin içinde bir sızı, gözlerinde nem ile duygularına tercüman olmuş. Kimi anne, baba , kimi evlat, kimi torun , akraba hasretini saklamış gönlünde. Ve bu türküyle dışa vurmuş duygularını.. O zamanlarda ne sosyal medya vardı ne de iletişim konusunda böyle bir teknolojiye sahip değildi geçmişimiz. Bir tepenin başında sazı kucağında oturan, nefesini seslendiren aşıklarımız, gökyüzündeki turnaları elçi edinerek ,sevdiceğine mesajlar gönderirdi, yalvar yakar.. Hele de yârin konumuna doğru giderse turnaların yolu, daha da memnun kalır dı aşıklarımız. İltifatlarla süslediği turnalara yol gösteren ve mısralarında gözyaşları ile çürüttüğü mendillerden bahseden, vuslata ermek isteyen aşığın aklında bir yandan da turnalar vardır.
Sarp dağlardan, denizlerden geçecek olan turnaları da düşünmeden edemez. Olmasa da olsun der kalbinin bir derinliğine hapseder hasretini. Hayallerde yaşatır kavuşmaları. Günümüze gelir bir pay biçeriz kendimize.. Gökyüzüne bakarız telli turna ararız. Ama ne turnalar vardır ne de eski sevdalar vardır. Şimdilerde Aşık Musa Aslan’ın Hacıbalı Mahallesi Kent Sokakta bulunan iki katlı yıkık virane kalmış evini görürsünüz..
Ama göremediğimiz bişey vardır;
Sevgisini ve aşkını sığdırdığı yıkık virane yüreğini..