Evliya Çelebi meşhur seyahatnamesinde Merzifon’un Taşan Dağı güney eteklerinde dörtbin kadar kiremit örtülü haneden bahseder. O zamanlarda güzel memleketimize ait tam kırkdört mahalle varmış. Tabi o zamanlarda mahalle ölçekleri nasıldı bilemiyoruz ama şu anda yirmi mahallemiz var. Yaklaşık olarakta yanlış hatırlamıyorsam altmışaltı civarında köyümüz..
Kırkdört mahalleye hitap edecek şekilde tasarlanmış yetmişdört camii mevcutmuş. Şimdi ise her ramazan ayında arkadaşlarımızla teravihlerde memleketimizin farklı camilerini gezmenin verdiği tecrübeye dayanarak eksik veya fazla kırk kadar camimiz olduğunu söyleyebilirim.
Ucuzluk ve bolluk içinde düzenli yapılarda yaşayan halkın, kusursuz ,sağlam, yumuşak huylu insanlardan oluştuğunu aktarıyor bize Evliya Çelebi.. Dokumacılık , ticaret, tarım, hayvancılık, üzüm başta olmak üzere geçim kaynaklarını sıralıyor. O günü hatırımızda tutarak günümüze baktığımızda ; organize sanayi bölgemiz günümüz çağı ihtiyaç ve teknolojisine güncellenmiş haliyle bölge de yine önemli bir konuma sahip. Ve zamanla daha da büyüyor ve güçleniyor. Mesela geçmişte Kırım Halkının giysilerinin hammaddesi Merzifon’dan götürülen bezlerden oluşurmuş. O zamanlar bile Merzifon’umuzun ürünleri kilometrelerce uzaklıktaki insanlara ulaşmış. Şimdi de aynı yolda ilerlemeye devam eden ihracat kotamız, azımsanmayacak derecede.
Sivas Eyaleti Amasya Sancağına bağlı bir kale olan şehrimizin insanları mavi ve pembe boya üretimi konusunda o zamanın en meşhur boyalarının yapıldığı İran’dan bile daha kaliteli boyalar yaparmış. Mavi boyamızın meşhur olması futbol kulübümüzün rengine de yansımış. Gerçi çok önceden renklerimiz siyah beyazdı hatırlıyorum. Ne zaman ki renkli televizyonlar çıktı o zaman Merzifonspor’un renkleri mavi beyaz oldu! Son cümlede biraz latife yaptım haberiniz olsun!
Alaca döşekler, çizgili yastıklar, hoş yüzlü işlemeli yorganlar, özenle dokunmuş çarşaflar o latif insanımıza uykularında yarenlik etmişler. O zamanlar genetiği ile oynanmamış ürünler ile beslenen insanımızın sağlığı da yerindeymiş. Zamanında dinlenir, uyur, zamanında kalkar herkes bir işin ucundan tutarmış. Şimdi nerde? Daha konuşmaya başlamamış bir çocuğun bile elinde tabletler , telefonlar var maalesef!
Evliya Çelebi’nin gözünden, kaleminden ufakta olsa bazı anekdotları sizinle kendi üslubumuz eşliğinde tadımlık olarak paylaştık.
Yazımıza Taşan Dağı ile giriş yapmıştık. İzninizle yine o sırtımızı yasladığımız yüce dağımızda gerçekleştirilen bir etkinlikle sonlandıralım. Geçtiğimiz haftasonu Merzifon Vezirköprülüler Yardımlaşma Derneği’nin 6.sını tertip ettiği Semaver Şenliğine katıldık. Temiz hava, bol güneş, ağaçlar ve yeşillikler eşliğinde yapılan ata sporumuz olan yağlı güreşler bizleri başka iklimlere yolculadı adeta. Yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu insanlar birkere daha önemsemiş ve benimsemiş oldu. Bu etkinliğin baş mimarı olan Merzifon Vezirköprülüler Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Bayram Akdağ başta olmak üzere tüm Vezirköprü’lü büyüklerime, küçüklerime, kardeşlerime bu organizasyonları ve misafirperverlikleri konusunda teşekkür etmek istiyorum.
Taşan Dağı’nın ; ‘’gelin sizin birinizi bir koltuğumun altına, birinizi de bir koltuğumun altına alayım size bekçilik edeyim’’ dediği iki tarihi şehrin, Merzifon ve Vezirköprü’nün insanları haftasonu herzaman olduğu gibi yine biraradaydı. Ve yine mutluydular..
‘’Hayat Paylaşıldıkça Güzel’’