Bir okulda en kötü şey korku ve baskıdır. Bunun yanında her şeyi herkesten bilir duruma başvurmak sağlıklı olmayan bir uygulamadır.
BİR KUTLAMA GÜNÜ
İlk okul zilinin çalmasını bir ‘Kutlama Günü’ olarak görmek yanlış olmaz sanırım. Çünkü eğitim ve öğretim, genel olarak geçmişe bakış anlamına gelebilmektedir. Dolayısıyla kültür hayatının gelişmesinde faydalı olmuş insanların birikimlerinden dersliklerde bahsederken aynı zamanda bu insanlara dostça saygı ihmal edilmemelidir. Bu şekilde öncülerimize gösterilen saygı günümüzde yaşayan iyi niyetli insanları daha yürekli olmalarını sağlar. Eğer bu olmazsa öğrenmeye yazgılı insan başıboş dolaşan ve türlü türlü memleketlerden görgü toplayan biri haline gelir. Bu konuda okullar öncülleri ve bilgiyi aktarma konusunda önemli bir rol üstlenmektedir.
Eğitim alanıyla ilgili referanslarla konuşmak haddime olmadığından, kişisel birkaç fikirden bahsetmem daha doğru olacaktır. İnsanın içinde olduğu her durumda işlerin son derece karışık olduğunu belirtmekte fayda var. İnsan için doğruyu bilmek yetmez bu bilgiyi aynı zamanda canlı tutabilmek için sürekli yenilemek gerekmektedir. Okul gençlerin dinamizmiyle şekillenen bir ortam olması bu nedenle önemlidir. Bilginin niteliğinin ve geçerliliğinin dinamizme ihtiyacı ise günümüzde kabul edilmiş bir konudur.
Birikimin geleceğe aktarılması konusunda önemli bir noktada bulunan okullar öteden beri geleceğe zenginlik taşımıştır. Fakat kimilerine göre okul, yetişen kuşağa olabildiği kadar bilgi vermek için vardır. Bu düşünceye katılmak mümkün değil. Bilgi aktarılan bir şey olduğu kadar üretilen de bir şeydir. Bunun için olabildiğince şey öğretilen birey son tahlilde elinde var olan hiçbir şeyin olmadığını görecektir. Hayat pratiklerimiz içinde eriyip giden bilgi ve değerlerin bizim olmadığını fark ettiğimiz zaman okulun manasız olacağının kabul edilmesi kolaylaşacaktır.
Bilgi cansız bir şeyken okul canlı varlıklara hizmet eden bir yerdir. Bilginin insanları ‘tek’lere dönüştürmesinin önüne geçip bireyleri toplum için arılara, karıncalara, çiçeklere dönüşme şansı vermek gereklidir. Dolayısıyla farklılık, bir okul için en değerli şeydir. Buna karşın okul yönetiminin ve öğretmenlerin davranışları öğrencilerin ruhsal ve davranışsal gelişimlerini etkilediğinden bu farklılığa şiddetli bir karşı çıkışla karşılık verilmesi bahsettiğim değeri yok etmek anlamına gelmektedir.
Bana kalırsa bir okulda en kötü şey korku ve baskıdır. Bunun yanında her şeyi herkesten bilir duruma başvurmak sağlıklı olmayan bir uygulamadır. Böyle uygulamalar öğrenciye sağlam duyguları, içtenliği, kendine güveni yok eder. Boyun eğen bir insan yetişir. Bunun önüne geçmek için öğretmene mümkün olduğu kadar az zor kullanma hakkı verilecektir. Bu sayede öğrencinin hocasına duyacağı saygının kaynağı onun insanlık ve düşünce değeri olacaktır.