Ağaç yaşken eğilir ifadesinde belirtildiği gibi ..çocuklarımıza gelecekteki hayatları boyunca karşılaşacağı problemlere karşı dayanıklılık gücünü elde etmesi için en başta gelen eğitimlerden birisi olan sabrı iyi anlatmalı ve uygulatmalıyız.
Çocuklarımızı küçüklükten itibaren müspet değerlerle yetiştirmemiz gerekmektedir. Taki yetiştiğinde bu değerlere alışmasında zorluklarla karşılaşmasın. Daha küçükken sabırlı olma ve bekleme konusunda eğitimler verilmeli ve uygulamalar yapılmalıdır. Mesela; karınlarının doyurulmasında birkaç dakikalık gecikmeler, bizlerden bir şeyler istendiğinde hemen yerine getirmekten ziyade birkaç dakika geciktirme gibi hareketlerle sabır antrenmanları yapılmalıdır. Bunlar yapılırken de mantıklı bir gerekçe olmalıdır. Canım öyle istedi de ondan bekletiyorum, cinsinden olmamalıdır.
Çocuklarımıza sabır ve bekleme konusunda da uygulamalar yaptırmalıyız. Evde kalan fertlerin sofraya oturmadan yemeğe başlamaması, dersine çalışmadan ve günlük okul ödevini yapmadan oyun oynamaması, yattığı yatağını toplamadan, elini yüzünü yıkamadan kahvaltı masasına gelmemesi gibi sorumlulukları yapmasını istemeliyiz. Bu gibi uygulamış olduğumuz hareketler çocuklarımızın gelecekte her şeyin anında olamayacağı veya ihtiyacı olan bir şeyin hemen anında karşılanamayacağını bilmesi; gelecekte hayata olan bağımlılığının devamı noktasında kendine karşı bir özgüveni olacaktır.
Her çocuk İslam fıtratı ile yaratılmış ve her çocukta var olan sevgi, saygı, şefkat, merhamet, vicdan, insaf ve doğruluk değerler işletildiğinde toplum içerinde kendini göstermektedir. Değerlerin işletilmesi de tabi ki aile bireylerinden anne ve babaya düşmektedir. Bizatihi evladının ilk hocası olan annenin çok büyük bir özveri ile çalışması ve eşinin de buna büyük bir destekçi olması gerekmektedir.
Toplum hayatımıza şöyle bir baktığımızda. Çoğu insanımızda bir acelecilik görmekteyiz. Gerek trafikte, gerek bir şeyler alırken sıra beklemede, bazı uyanıklar sıra beklemeden öne geçmeler sonucu tabi ki ister istemez bazı nahoş hoşa gitmeyen olaylara sebebiyet vermekte ve hatta trafik uygulamalarında sabırsızlığın sonucunda çıkan kazalarda kaç canlar alınmaktadır.
Çocuklarımızın maddi ihtiyaçlarını karşılama konusunda göstermiş olduğumuz hassasiyeti manevi ihtiyaçların karşılanmasında da göstermeliyiz. Çocuklarımıza; insanın bu dünyaya bir imtihan için gönderildiğini ve bu dünyada her isteğimizin olmayacağı ve insanoğluna yaratıcı Allah tarafından bir cüzi irade( insanın harama-helale gitmede serbest olması ) verildiği ve bu iradeyi müspet şekilde kullandığında hem dünyasını hem de ahiretini kazanacağını anlatmalıyız.
Şunu da unutmamalıyız ki sabır bir peygamber mesleğidir. Sabır kahramanı da Hazreti Eyyubi aleyhisselam.. O kadar feci bir hastalık geçiriyor ki ve hiçbir zaman şikâyetçi olmuyor. Sabrediyor. taki hastalık diline vurduğunda yaratıcısına dua edemediğinden dolayı; hastalığının giderilmesi hususunda istekte bulunuyor. Madem ki sabır bir peygamber mesleği ve peygamberlerin başına da musibetler gelmiş.. o halde bizler başımıza bir musibet geldiğinde sabretmeliyiz. Her şeyde bir hayır vardır deyip şükretmeliyiz. Bizim için şer gibi görülen hadiseler gelecekte belki bizler için hayırlara vesile olacağını düşünmeliyiz. Çocuklarımıza da bu şekilde anlatmalıyız. Sabır eğitimini alan çocuklar yaşamları boyunca hem dünya saadetine erişecekler ve mutlu bir yaşam sürecekler, hem de ebedi hayatlarını kurtarmalarında iyi bir anahtarı elde etmiş olacaklardır.