Anne dendiği zaman ilk akla genel düşünce; şefkat kahramanı.. evlatları için canını feda eden bir varlık.. baba dendiğin ise kale gibi bir duvar… Büyük muafız ve büyük bir koruyucu kahraman...
- Şefkat kahramanı..
- Fedakar, cefakar..
- İnsanın hocası..
- Kendisi yemez, içmez, giymez her şeyin biricik çocukları için en iyisinin olmasını ister ve hatta onlar için en çok sevdiği hayatını, hiç düşünmeden tereddüt etmeden feda eden anne.. Bu duygu bitki ve hayvanlar aleminde de görülmektedir. Yırtıcı kaplan ve timsah gibi canavarlar kendileri aç kaldıkları halde küçük yavruları için yiyeceklerini onlara parçalar verir..taki onlar büyüyünceye kadar …büyüdükten sonra kesinlikle paylaşmaz.. Yaratıcı onlara da bu şekilde bir duygu vermiştir.
Kale gibi bir duvar. .büyük muafız ve büyük bir koruyucu olan baba. .kendisi çocukluk dönemini yaşamamış, kendisi giymemiş, kendisi yememiş ..fakat çocukları; en iyisini yesin ,içsin meşru yönde harama girmeden eğlensin ve Cenab-ı Hakkın verdiği bir ömrü yaşamaları için gece gündüz demeden baba gibi baba olmak için çalışır ,çalışır ve çabalar..bir ömür boyu….
Peki evlatlar bu iki varlık için ne yapmalı.Yaratıcı Mevla ne emretmekte….
Cenab-ı Hak kendine ibadetin hemen ardından anne ve babaya iyiliği emreder.ve derki ;
- Onlardan birisi veya her ikisi de yaşlı hallerde çocuklarının yanında kalırsa onlara öf bile dememeli..
- Onları azarlamamalı..
- Onlara güzel sözler söylemeli..
- Onlara şefkat kanatlarını açmalı ve ONLAR İÇİN;
- Ya Rabbi onların günahlarını affet, onlara hayırlı ömürler ver.. onlara merhamet et, ebedi saadette Peygamber Efendimizin şefaatine nail eyle. Diyerek onların hayırlı dualarını almalıdırlar.
Gelecek yazımızla buluşmak üzere Hoşça kalın.. Allah’a emanet olun..